Yarın okullar açılıyor. Uzun bir aradan sonra yüz yüze eğitim başlayacak. Ancak pandemi hala devam ediyor ve velilerin en büyük endişesi aşısız ebeveynler ve okul personeli… Anne ve babalarla bu konuyu konuştuk. Aşının zorunlu hale getirilmesini isteyen de var, aşısız öğretmenlerin derse girmesini talep edenler de…
Okullar yarın açılıyor. Uzun bir aradan sonra yüz yüze eğitim yeniden başlayacak. Ancak pandemi hala devam ediyor. Durum böyle olunca öğretmen, öğrenci ve velilerin en büyük endişesi virüse yakalanmadan bu süreci atlatmak. Herkes artık mesafe, hijyen ve maske kuralına aşina. Bunlara uymayanlar arada çıksa da gündemdeki sorun bu değil. En büyük endişe aşısız veliler, öğretmenler, servis çalışanları ve diğer görevliler… Ben de yeni bir veli olarak bu durumu yakından gözlemleme fırsatı buldum. Pek çok ebeveyn, öğretmen ve öğrenci ile konuştum. İçlerinde aşı olmayanlara yönelik endişe duyan da var, aşı karşıtı olanlar da… Ama aşılanmış olan ve çocuğuyla temas edecek diğer çocukların ailelerinin ve öğretmenlerin aşılı olmasını isteyenler çoğunlukta. Hatta sosyal platformlarda kurulan veli gruplarının ana gündemi de aşısızlar… Bu grupta aşı olmayan velileri belirleyip çocuklarını, onların çocukları ile oynamamaları konusunda tembihleyenler bile var. Okul idaresine başvurup aşısız velilerin çocukları ile kendi çocuğunun aynı sınıfta olmasını istemeyenler de oluyormuş. Yani böyle bakıldığında bu durumda en büyük zararı yine çocuklar görüyor. Konuştuğum ebeveyn ve velilerin görüşleri de aşağıdaki gibi… Çoğunluk okullardaki tüm personel ve velilerin aşılanmasından yana. Aşıyı önemsemeyenler olsa da bu çok azınlık bir grup.
Banu Y.’nin iki çocuğu var. Biri ilkokula, diğerdi anaokuluna gidiyor. Banu Hanım aşısız öğretmenlerin derse girmesini tehlikeli buluyor: Eşim ve ben iki doz aşılıyız. Aşısız veliler beni oldukça endişelendiriyor. Aşısız öğretmenleri ise çocuklar açısından çok tehlike buluyorum. Okul yönetimine bu konuyu özellikle sordum. Tüm personelin aşılı olduğunu söylediler ama doğruluğunu bilemiyoruz tabii… Tanıdığım velilerin aşılı olduğunu biliyorum ama tanımadıklarıma da gidip ‘Aşınız var mı?’ diye soramıyorum maalesef. Bu virüsün çocukları da etkisi altına alması en büyük korkum. Umarım bu korkuyu hiçbir ebeveyn yaşamaz.”
AŞI ENDİŞELENDİRİYOR KARŞITLARI BENİ
Özlem Ö. iki çocuk annesi. Bir çocuğu anaokuluna gidiyor. Aşının gönüllülükten çıkarılarak devlet tarafından zorunlu hale getirilmesini istiyor: “Ben ve Covid-19 geçiren eşim çift doz aşılandık. Kızımızın gittiği anaokulunda tüm öğretmenlerin aşılanmış olmasına rağmen, aşı karşıtı velilerin çocuklarını bizimle aynı okula göndermeleri bizi endişelendiriyor. Okul dönemi boyunca aşılanmanın gönüllülük esasından ayrılarak devletin zorunlu tedbirler alması gerektiğini düşünüyorum. Velilerin yanında servis şoförü, temizlik görevlileri, ofis hizmetleri gibi tüm okul çalışanları da bu zorunluluğa dahil edilmeli.” OKUL YÖNETİMİNE SORDUM BU KONUYU İlkokula giden bir çocuğu olan Gülçin Hanım da benzer bir düşünce içinde: “Oğlum, 6. sınıf öğrencisi. Eşim de ben de aşı olduk. Çocuğumun aşısız velileri olan çocuklarla bir arada olması beni endişelendiriyor, aşının bu hastalıktaki koruyuculuğu gerçeği göz ardı edilemez. Aşısız öğretmenlerin de yine aynı şekilde derse girecek olması çocuklar için tehlike oluşturuyor. Veli grubumuzda aşı konusu hiç konuşulmadı, ancak okul yönetimine sorarak velilerin çoğunluğunun ve öğretmenlerimizin aşılı olduğunu öğrendim.” HASTALIK BELİRTİSİ OLAN ÇOCUĞUN OKULA GÖNDERİLMEMESİ DAHA ÖNEMLİ Bengü D. bir çocuk annesi. Kızı anaokuluna gidiyor. Aşı karşıtı değil ama koronavirüs aşılarını olmak istemiyor. Bu konudaki düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor: Eşim aşı oldu, ben olmadım. Aşı karşıtı değilim kendimin ve çocuğumun tüm aşıları tam. Aşısız olanlar beni endişelendirmiyor. İki tarafın da endişelenmemesi lazım diye düşünüyorum. Aşı olanlar da sonuçta ölümsüzlüğü keşfetmedi. Hem aşı olanlar hem aşı olmayanlar virüse yakalanabilir, başkasına bulaştırabilir. Ailemde ve çalıştığım iş yerinde kimse virüse yakalanmadı. Maske, temizlik ve bağışıklık (iyi beslenme, ek takviye) kuralını kendime ve çocuğuma iyi uyguluyorum. Çevremdeki kimse ile ilgilenmiyorum, aşı olmuş mu virüslü mü gerçekten umurumda değil. Sadece kendi üzerime düşenleri yapıyorum, herkese de bunu tavsiye ediyorum. Birbirinize ve çocuklarımıza hayatı zehir etmeyelim.
Okul seçimimi de bu konuya endekslemedim. Devlet ve yasalar ‘Aşı olmak bireyin kendi tercihidir’ diyor. Öyleyse neyi tartışıyoruz anlamıyorum. Bence veliler aşıyı konuşacaklarına çocuğunda hastalık belirtisi olanların okula kendi çocuğunu göndermemeyi konuşsun. Bu konuda insanlar daha çok bilinçsiz. ‘Hasta bir arkadaşınla oynama’ bile demem çocuğuma ama ‘hasta arkadaşın varsa ve birlikte oynuyorsanız maskeni taktığına emin ol’ derim.” EBEVEYNLER TEPKİLERİNİ KONTROL ETMELİ Diğer yandan velilerin tutumlarından ve pandemi durumundan en çok etkilenenler çocuklar oluyor. “Onun ailesi aşısız, sakın onunla oynama” cümlesini annesinden duyan bir çocuğun ve bu söyleme maruz kalan diğer çocuğun psikolojisinin ne hale geleceğinidüşünün. Bu konuyu da uzman psikolog, çocuk-ergen terapisti Tuğba Yağan ile konuştuk. – Uzun bir aradan sonra öğrenciler yüz yüze eğitime başlayacak. Bu süreçte ayrı kalınan her şey yine pandemi kurallarına uygun olarak devam edecek. Öğrenciler nasıl bir psikoloji bekliyor olabilir? İlk etapta derslerden ziyade sosyalleşmek, hasret gidermek daha mı önde olacak? – 3-6 yaş arasındaki çocuklar, okula yeni başlayan çocuklar, okuldan ve yabancılardan korkup çekinebilir. Okula gittiğinde o an okul ortamındaki akranlarından ve insanlardan kaçınıp ebeveyniyle vakit geçirmek isteyebilir. Okul ortamındayken bağımsız hareket edemeyebilir ve ebeveynini bırakmak istememekte aşırı tepki gösterebilir.
7-12 yaş arasındaki öğrenciler, bir süredir okul ortamının ona kattığı sosyal hayattan uzak kaldığı için, arkadaşlarıyla oynayarak sosyalleşme ihtiyaçlarını karşılamak isterler. Aşırı hareketli, alıngan ya da öfkeli olabilirler. Ders dinleme ve katılma konusunda dikkat veya konsantrasyon problemi yaşayabilirler ama zamanla adapte olurlar. Aşırı konuşma veya içe kapanma beklenilen durumlar. Beraber oyun oynarken ya da sohbet ederken sürekli salgından bahsedebilirler, ya da salgından bahsedilirken kaygıları artabilir, uyku düzeni bozulabilir, okula gitmekten kaçınabilir de. İlk zamanlarda akademik düşüş ve dersten geri kalma görünebilir. Öğretmenler elbette ders ortamında disiplini elden bırakmadan ilk haftaları adapte olma süreci olarak görüp anlayış göstersinler. Öğrenciler desteklenmeli. Motivasyon, stres ve kaygıyla baş edebilmek için sadece öğrencilerin değil ailelerin de bu süreçte destek almaları gerekebilir.
13-18 yaş çocukları da aynı şekilde arkadaş özlemiyle okul arkadaşlarıyla vakit geçirmeye öncelik verebilir. Salgınla ilgili olumsuzlukları küçümseme ve risk alma bu yaşta görülebilir durumlar. Yaşı gereği yaşamın anlamı, ölüm ve gelecek gibi konulara dair sorgulamalarında artış olabilir. Dünya ve kendi geleceği hakkında negatif duygu ve düşünceler içinde olabilirler. Yalnız kalma isteği, uzaklaşma ya da karşı gelme davranışları ortaya çıkabilir ya da artabilir.
– Şu günlerde veli gruplarında konuşulan en büyük konu hangi velinin aşılı olup olmadığı… Hatta aşısız olan velileri belirleyip çocuklarına onların çocukları ile oynamamalarını, aynı sıraya oturmamalarını tembihleyen veliler bile var. Bu bir nevi zorbalık mı? Bu tavrı ve bunun çocuklara vereceği zararları nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Ebeveynlerin tepkilerini kontrol etmesi gerekir. Bir ebeveyn ve yetişkin olarak sakin kalırlarsa, çocuklarda kendilerini okul ortamında arkadaşlarıyla güvende hisseder ve çevrelerine olumlu olarak uyum gösterirler. Aksi takdirde çocuğun arkadaş ortamında uyum problemleri ve dışlanma yaşamasına sebep olmuş olur aile. Çünkü çocuklar ebeveynlerin tepkilerini gözlemleyerek kendi sosyal ilişkilerini düzenler. Mümkün olduğunca olumluya odaklansınlar. Gerekirse kendileri de uzman desteği alsın. Kendi çocuğuna, bir arkadaşını reddetmesi konusunda yönlendirirse bir bakmış ki, kendi çocuğu arkadaşları tarafından reddedilmiş… Okul ortamındaki pandemi kurallarına özen gösterilmesi konusunda okul yönetimi ve öğretmenlere güvensinler.
PINAR YILDIZ YÜKSEL
Kaynak: Sabah