İçinde bulunduğumuz dönemde gençlerin kendi daha özgür hissettiğini, daha özgür bir toplumda yaşamak istediğini ve alınan kararlarda söz sahibi olmak istediğini görüyoruz. Bu nedenle herhangi bir kurumun ya da hükümetin gençlerin taleplerini göz ardı eden uygulamalardan kaçınmaları önemli bir gerekliliktir. En son Boğaziçi Üniversitesi protestolarında da görüldüğü üzere gençlerin hakkını arama çabalarının bundan sonra da benzer şekilde olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Gençlerin son günlerde önemli taleplerinden bir tanesi yüz yüze eğitim konusu. Her ne kadar önemli bir salgın sürecinden geçsek de gençlerin bu taleplerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Her üniversitenin benzer online eğitim altyapısının olmaması, özellikle uygulamalı derslerin yapılamamasından dolayı pratik eksiklik gibi başlıca nedenlerden online eğitimin önemli handikapları. Ayrıca üniversiteleri sadece ders verilen kurumlar olarak görmemek gerekiyor. Üniversite yaşamı öğrenci üzerinde bir kültür, yaşam biçimi oluşturmakta. Özellikle 2 yıl myo okuyan öğrencilerimiz neredeyse hiç okul yüzü görmeden mezun olacaklar.
50/d sorunu akademi açısından önemli bir problem. Hiçbir meslek kolunda başarılı olanın cezalandırılması gibi bir durum yasal oalrak mümkün değil. Ama 50/d’li araştırma görevlilileri doktora tezlerini sundukları gün üniversitelerden ilişikleri kesilmekte ve işsiz kalmaktadır. Yetkililerin de üzerinde mutabık kaldığı hatta cumhurbaşkanlığı eylem planlarında yer alan akademik platform bir an önce hayata geçmeli ve bu yetişmiş insan gücünün israfından vazgeçmeliyiz.
Kamuoyunda Ylsy’liler olarak bilinin 1416 sayılı kanun ile yurtdışına eğitime gönderilip geri gelen akademisyenlerin de önemli sorunları bulunmakta. Kurumlar arası iletişimsizlik, eş durumu gibi başlıca nedenlerle devletimizin milyonlarca lira yatırım yapıp ülkemize kazandırılan bu akademisyenlerin çalışma motivasyonları yok olmakta. Bu akademisyenlere eş durumunda kolaylık sağlanması gerekmekte. Yapılacak basit bir düzenleme ile her ikisi de ylsy kapsamında olan eşlerin aynı ya da birbirine yakın illerde çalışması sağlanabilir ve zorunlu hizmetleri devlet üniversitesinde çalışmaları şartıyla bir üniversiteden diğerine aktarılmalıdır.
Üniversiteler dışında kamu kurumlarında çalışan personellerin eş durumu kolaylıkla olurken akademisyenlerin eş durumu tayinleri tamamen kendi uğraşları sonucu kadro bulmaları ve YÖK’ün de buna onay vermesi sonucu gerçekleşmektedir. Bu nedenle akademisyenlerin eş durumu tayinlerinin de eşleri bir yerde buluşturabilecek şekilde, çağa yakışır bir şekilde olması önemli bir gerekliliktir.
Öğrenci affı da önemli taleplerden birisi olarak bizlere ulaşmakta. Maddi ya da ailevi problemlerden dolayı okullarını istedikleri halde bitiremeyen birçok öğrencimiz bulunmakta. Geçmiş yıllarda da olduğu gibi terörle iltisakı olanlar hariç olmak üzere kapsamlı bir öğrenci affının tekrar gündeme gelmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz.
35.madde ile görevlendirilmelerde kefalet senedi imzalanmakta ve eğitimini bitiren akademisyen kadrosunun olduğu yere dönüp çalışmaktadır. Bu durum normal gibi görünse de bazı durumlarda dönülen üniversitede bölüm olmaması, norm kadroya takılma ya da yıllarca kadro çıkmaması gibi nedenler akademisyenlerin başka üniversitede kadro bulsalar dahi senetten dolayı adım atamamalarına neden oluyor. Bu konu için de bir düzenleme gerekmektedir.
Denklik konusunda da önemli problemler görüyoruz. Yurtdışı üniversitelerde okuyup ülkemize dönen Türk öğrenciler önemli engellerle karşılaşmakta. Zamanında ÖSYM kılavuzundaki bilgilere güvenerek giden öğrencilerimize dönüşlerinde önemli zorluklar çıkarıldığını görüyoruz. Geçen gün sosyal medyaya yansıyan Türkiye’de çalışan Suriyeli bir doktorun denklik almak için ve kendi ülkesinde çalışmak için uğraşan bir Türk doktorla dalga geçmesi konunun vehametini bizlere gösteriyor.
Ayrıca yaklaşık 15 gün önce hem MSB Bakanı hem de yardımcılarına, MSB Komisyon başkanlığına, MSB Komisyon üyelerine ve diğer siyasilere gerekçeli olarak hazırlayarak ilettiğimiz Bedelli Askerlik kanun teklifimizin de ivedilikle TBMM gündemine gelerek yasalaşması elzemdir. Öyle ki bir gecede askerlik tecil yaşının 22 yaşa indirilmesi ile yüzbinlerce genciniz yoklama kaçağı ve bakaya kalmışlardır. Elbette kanunlar hazırlanırken bazı düzenlemelerde eksiklikler olabilir ancak revize edilmesi için de hızlı adım atılması oldukça önemlidir. Çünkü her geçen gün mağduriyetler de katlanmaktadır.
Kısaca 2023 seçimlerinde yaklaşık 7 milyon yeni seçmen sandığa gidecek ve Z kuşağı dediğimiz ülkemizin geleceği bu gençlerin isteklerinin karşılanması da siyasiler açısından oldukça önem kazanmıştır. Siyasi bir argüman olmanın dışında bu gençlerin haklı isteklerinin hem yasama hem de yürütme tarafından dikkate alınması elzemdir. Onların haklı taleplerinin her zaman yanında olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Unutmayalım onlar bizim geleceğimiz ve başka Türkiye yok.