Diğer

Eğitim kurumu yönetici görevlendirmelerinde de hülle yapılmaya başlandı

Eğitim kurumu yönetici görevlendirmelerinde, görev süresinin çok açık bir şekilde 8 yıl olmasına karşın, Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatı yetkilileri hülle yoluyla bu süreyi aşmaya başladı.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin “Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi” başlıklı 11. maddesinde yöneticilerin bir okulda azami ne kadar süre görev yapacakları kayıt altına alınmıştır.

Yönetmeliğin 11. maddesi şu şekildedir:

“Yönetici ve öğretmenlerin görev süresi

  • MADDE 11 – (1) Yöneticiler dört yıllığına görevlendirilir.
  • (2) Öğretmenler dört yıllığına atanırlar.
  • (3) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici veya öğretmen olarak görev yapılamaz. Bu süre, öğretmen temininde güçlük çekilen alanlarda projenin niteliğine göre ilgili Genel Müdürlüğün teklifi ve Bakan Onayı ile en fazla 2 yıl daha uzatılabilir.”

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliğinin “Yönetici görevlendirmede esas alınacak hususlar” başlıklı 32. maddesinde yöneticilerin bir okulda azami ne kadar süre görev yapacakları kayıt altına alınmıştır.

Yönetmeliğin 32. maddesi şu şekildedir:

“Yönetici görevlendirmede esas alınacak hususlar

  • MADDE 32 – (1) Yöneticiler dört yıllığına görevlendirilir.
  • (2) Aynı unvanla aynı eğitim kurumunda sekiz yıldan fazla süreyle yönetici olarak görev yapılamaz.
  • (3) Bulundukları eğitim kurumunda aynı unvanla dört yıldan fazla, sekiz yıldan az görev yapanlardan aynı eğitim kurumuna yönetici olarak görevlendirilenlerin görevleri, sekiz yılın dolduğu tarih itibarıyla bu Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde sonlandırılır.”

Yukarıdaki amir hükümlerde yöneticilerin bir okulda azami ne kadar süre görev yapacakları kayıt altına alınmasına rağmen görev yaptığı okulda sekiz yılını dolduran yöneticileri, bir başka okula yönetici olarak atandıkları takdirde çaprazlama yöntemiyle yada bireysel olarak eski okuluna tekrar geçici görevlendirilerek yönetmelikteki amir hükmün arkasından dolanılmaktadır.

Burada aklımıza “Hukukun arkasından dolanmak” “kanuna karşı hile” kavramları gelmektedir. Bu kavramlar, işine gelmeyince kanunun açık hükmüne riayet etmemek, kanun boşluklarından ilerleyip yaptırıma tabi tutulmadan yasa koyucunun amacının üzerinden atlamaktır.

Emredici nitelikteki yukarıdaki yönetmelik hükümlerini engellemek ve bu hükümlere aykırı olarak, sekiz yıl görev süresi dolan bir yöneticinin, hukuken geçerli başka fiil veya işlemleri gerçekleştirerek aynı sonuca ulaşmak için aynı okula geçici görevlendirmesini içeren idari işleme “kanuna karşı hile” denilir. Kanuna karşı hilede, kanun tarafından öngörülmüş bir yasağı delmek için, kanunun arkasından dolanma yöntemine başvurulur

Burada kanuna karşı hileyi gerçekleştirmek için öncelikle hukuken geçerli bir işlem veya fiilin gerçekleştirilmesidir. Yazımıza konu olan olayda görev yaptığı okulda sekiz yılını dolduran yöneticileri, bir başka okula yönetici olarak atandıkları takdirde çaprazlama yöntemiyle yada bireysel olarak eski okuluna tekrar geçici görevlendirilmeleridir. Olaydaki geçici görevlendirme hukuken geçerli bir işlem veya fiil olarak görülmektedir. Hukuken geçerli gözüken geçici görevlendirme işleminin yapılması ile yönetmeliğin yasakladığı bir sonucun, amacın dolaylı yoldan elde edilmesidir.

Fakat her ne kadar hukuken geçerli gözüken geçici görevlendirme işleminin yapılması ile kanuna karşı hile halinde “dürüstlük” ve “iyiniyet” kuralına aykırı davranılmakta, belirli bir yasağı dolanmak için hukuken geçerli olan fiil veya işlemi yapma hakkı kötüye kullanılmaktadır.

Dolayısıyla Türk Medeni Kanununun “Dürüst davranma” başlıklı 2. maddesindeki;” Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.

Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. “hükümlerine,

Türk Medeni Kanununun “İyiniyet” başlıklı 3. maddesindeki; ” Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.

Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” hükümlerine aykırılık oluşmaktadır.

Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde, hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı konulmuştur.

Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde, hayatın olağan akşında olabilecek olumsuzlukların mevzuatlarda önceden öngörülmesinin ve bunların en küçük ayrıntılara kadar düzenlenmesinin imkansızlığı karşısında, bütün hakların kullanılmasında dikkate alınacak genel bir sınırlama koyma ihtiyacı duyulmuştur. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, bu açıdan uyulması gerekecek genel kurallar olarak karşımıza çıkmaktadır.

ürüstlük kuralı, Hukuki ilişkilerin içerik ve amaçları doğrultusunda toplumda geçerli olan genel ahlak kuralları, günün adet ve uygulamaları, dürüst, namuslu, doğruluk ve karşılıklı güven ve iyiniyet esaslarına uygun davranışın söz konusu olduğu herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Kişilerin tarafı oldukları hukuki ilişkilerde, dürüst, namuslu, ahlaklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder.

Ayrıca; her ne kadar hukuken geçerli gözüken geçici görevlendirme işleminin yapılması ile kanuna karşı hile halinde Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin “Dürüstlük ve tarafsızlık” ve “Saygınlık ve güven” Etik Davranış İlkelerine

Kamu görevlileri, gerçek veya tüzel kişilere öncelikli, ayrıcalıklı, taraflı ve eşitlik ilkesine aykırı muamele ve uygulama yapamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar, kamu makamlarının mevzuata uygun politikalarını, kararlarını ve eylemlerini engelleyemezler.”

“Saygınlık ve güven

Madde 10 – Kamu görevlileri, kamu yönetimine güveni sağlayacak şekilde davranırlar ve görevin gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını davranışlarıyla gösterirler. Halkın kamu hizmetine güven duygusunu zedeleyen, şüphe yaratan ve adalet ilkesine zarar veren davranışlarda bulunmaktan kaçınırlar.

Kamu görevlileri, halka hizmetin kişisel veya özel her türlü menfaatin üzerinde bir görev olduğu bilinciyle hizmet gereklerine uygun hareket eder, hizmetten yararlananlara kötü davranamaz, işi savsaklayamaz, çifte standart uygulayamaz ve taraf tutamazlar.

İşte o maddeler;

“Dürüstlük ve tarafsızlık

Madde 9 – Kamu görevlileri; tüm eylem ve işlemlerinde yasallık, adalet, eşitlik ve dürüstlük ilkeleri doğrultusunda hareket ederler, görevlerini yerine getirirken ve hizmetlerden yararlandırmada dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet ve benzeri sebeplerle ayrım yapamazlar, insan hak ve özgürlüklerine aykırı veya kısıtlayıcı muamelede ve fırsat eşitliğini engelleyici davranış ve uygulamalarda bulunamazlar.

Kamu görevlileri, takdir yetkilerini, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda, her türlü keyfilikten uzak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olarak kullanırlar.

Yönetici veya denetleyici konumunda bulunan kamu görevlileri, keyfi davranışlarda, baskı, hakaret ve tehdit edici uygulamalarda bulunamaz, açık ve kesin kanıtlara dayanmayan rapor düzenleyemez, mevzuata aykırı olarak kendileri için hizmet, imkan veya benzeri çıkarlar talep edemez ve talep olmasa dahi sunulanı kabul edemezler.”

Dolayısıyla yukarıda yer verdiğimiz yönetmelik hükümlerini Milli Eğitim Bakanı yürütmekte olduğundan sekiz yıl kuralını koyma gerekçelerine aykırı olarak davranan ve açıkça hukukun arkasından dolanan ve kanuna karşı hile yaparakgörev yaptığı okulda sekiz yılını dolduran yöneticileri, bir başka okula yönetici olarak atandıkları takdirde çaprazlama yöntemiyle yada bireysel olarak eski okuluna tekrar geçici görevlendirerek Türk Medeni Kanununun “dürüstlük” ve “iyiniyet” kurallarını çiğneyen, Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin “Dürüstlük ve tarafsızlık” ve “Saygınlık ve güven” Etik Davranış İlkelerineaykırı davranış sergileyenleri tespit ederek soruşturma açmalı ve yapılan geçici görevlendirmeleri iptal etmelidir.

Kaynak

Prof. Dr. Vahdet ÖZKOÇAK

Öğretim Elemanları SENDİKASI (ÖGESEN) Öğretim Elemanları Derneği (ÖGEDER) Eğitimsel Çaba Derneği (EÇD) Genel Başkanı ve Antropolog

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu