Bilindiği üzere pandemi ile başlayan ekonomik sıkıntılar tüm dünyada görülmekle birlikle bu durum ülkemizde özellikle yakın dönemde fazlasıyla kendini hissettirmeye başlamıştır. Enflasyon oranının ve döviz kurunun gittikçe artması, temel ürünlerin de buna bağlı olarak her geçen gün zamlanması çalışan maaşlarını günden güne eritmekte normal maaş zamları dahi bu erimeyi hafifletememektedir. Memurlar için 2022’nin ilk altı ayı için %5 zam almakla birlikte enflasyon farkı da eklenecektir. Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayında toplam enflasyon %6,72’ye ulaşmış bulunmaktadır. Asgari ücret başta olmak üzere birçok sektörde ciddi zam beklentisi olmakta, ayrıca kamuda görev yapan doktorlar, diş hekimleri ve öğretmenler gibi meslek dallarına ek ödeme yapılması yetkililer tarafından açıklanmıştır. Durum böyle iken en son ek ödemesini 2015 yılında almış olan akademisyenler için de ek ödeme beklentisi oluşmaktadır. Kongrelere katılma, kitap ve makale temini gibi meslekleri için yaptıkları tüm harcamalar dövize endeksli olan akademisyenlerin son kur artışlarıyla birlikte bırakın yurtdışındaki kongrelere katılmayı yurt içinde bile akademik kongrelere katılması çok zor hale gelmiştir.
Akademik personelin mevcut maaşları ve yukarıda zikredilen rakamlar göz önüne alındığında, pek çok akademisyenin yoksulluk sınırının altında gelir düzeyine sahip oldukları gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırma Vakfı (SETA) tarafından, akademisyen maaşları konusunda hazırlanan rapor da, öğretim elemanlarının maaşlarına ilişkin olarak uluslararası eksende ne kadar olumsuz bir yerde olduğumuzu göstermektedir. Rapora göre Türkiye’deki öğretim elemanları Nijerya, Hindistan, Malezya, Güney Afrika, Brezilya ve Arjantinli meslektaşlarına göre daha az maaş almaktadır. Bir başka deyişle, ülkemizin gelişmişlik düzeyine kıyasla benzer seviyede olan ülkelerde dahi, akademisyen maaşları Türkiye’dekinden çok daha fazladır. Ülkemizin gelişmişlik düzeyine en çok katkı yapan meslek gruplarından biri olan akademisyenlerin, bu gelişmişlik ve refah düzeyinden yeteri kadar yararlanmadığı ve üstelik yukarıda da belirtildiği üzere yoksulluk sınırının altında bir yaşam sürdüğü, ülkemizin esef verici bir gerçeğidir.
Akademisyenlerin mali haklarına ilişkin bu durum herkes tarafından malum olmakla birlikte, AK Parti iktidarı tarafından gerekli adımlar bu güne kadar atılmamıştır. Son 12 yılda kamu personeline yapılan mali iyileştirmelerin kapsamına öğretim elemanları alınmamış, 2011 yılında çıkarılan ve pek çok kamu personelinin maaşlarında artış öngören 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) de öğretim elemanları maaşlarına yer verilmemiştir. 666 KHK ile Eşit işe EZİK ücret alan tek kamu görevlisi akademisyenler olmuştur. Nitekim maaş artışları diğer kamu personelinin çok altında kalmış olan akademisyenlerin gelirlerinin son 12 yıllık dönemde reel olarak eridiği ve sadece 2014 yılında yükseköğretim tazminatı adı altında bir ek ödeme alabildiği YÖK’ün sunmuş olduğu tüm raporlarda yer almıştır.
Bu veriler göz önüne alındığında mahkûm edilen ücretler ile hem bilimsel çalışma yapmak hem de zaruri ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalan Akademisyenlerin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında aldıkları maaşla kıt kanaat geçinmek zorunda kalmaktadırlar. Bir üst paragrafta da belirttiğimiz gibi 2011 yılında çıkarılan ve pek çok kamu personelinin maaşlarında artış öngören ancak öğretim elemanları maaşları hakkında herhangi bir ibareye rastlanmayan 666 sayılı KHK de akademisyenlere zam yapılmaması üniversitelerde çalışan akademisyenlerimize büyük bir haksızlık ve Anayasamızdaki eşitlik ilkesinin ihlal ediliyor düşüncesinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda üniversitelerde çalışan personelin özlük haklarının, maaşlarının, ekonomik durumlarının iyileştirilmesi ülke açısından son derece önemlidir.
Öğretim Elemanları Sendikası olarak, akademisyenlik mesleğinin cazibesinin artırılması ve onların yüksek motivasyonla çalışabilmesi için maaşların tatmin edici düzeye yükselmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu iyileştirme ülkemiz için hem nitelikli akademisyenlerin yetişebilmesi hem de evrensel standartlarda akademik çalışmalar yapabilmek, önce toplumumuza ve sonra insanlığa faydalı olabilmek için elzem görünmektedir.
Görsel yasalaşan son #akademikzam mücadelemizdendir. Darısı yenisine!